KOZMETİK ANTRENMANDAN FONKSİYONEL ANTRENMANA GERİ DÖNÜŞ
Fonksiyonel antrenman kavramını, internette arattığınızda 0.60 saniye içinde 460.000.000 (dört yüz altmış milyon) adet arama sonucu ile karşılaşabilirsiniz. Fonksiyonel antrenman son zamanların dünyadaki en popüler spor antrenman yaklaşımı olarak karşımıza çıkmaktadır. Herkes bir şekilde fonksiyonel antrenman yapma çabası içinde veya fonksiyonel antrenman yaptırma iddiasındadır. Gün geçtikçe artan bu ilgi ve popülaritesininneden kaynaklandığını sorgulamak oldukça yararlı olacaktır. Bu bağlamda sorgulanması gereken bazı önemli sorular karşımıza çıkmaktadır. Bunlar; fonksiyonel antrenman nedir, nasıl gelişim göstermiştir, fonksiyonel antrenman yaklaşım şekilleri nelerdir, kimler, nasıl ve neden fonksiyonel antrenman yapmalıdır, ekipmanları nelerdir, hareket bilimi ile nasıl ilişkilidir, fonksiyonel antrenmanın etkisi diğer yöntemlerden farklı mıdır gibi sorular üzerinde durulacaktır. Bundan dolayı, fitness ile uğraşan hemen herkes için fonksiyonel antrenman hakkında
genel bilgileri tazeleme/tamamlama fırsatı sunma potansiyeli oluşturulmaya çalışılacaktır. Aynı zamanda araştırma, fonksiyonel antrenman yaklaşımına bilimsel temelli kanıtlar ile son derece değerli katkılar sunmayı amaçlamaktadır.
Fonksiyonel antrenman kavramı salt manada hareketli zeminlerde, sadece hareketi daha zorlaştırmak için veya sporcuyu daha çok yormak için yapılan amacı belirlenmemiş veya organize edilmemiş bir antrenman yöntemi değildir. Her şeyden önce fonksiyonel antrenman uygulayıcısı, yapılan hareketin hedefini ve nedenini çok iyi bilmeli ve belirlediği hareketlerin bireyin ihtiyacına veya amacına uygun olup olmadığını belirlemelidir.
Fonksiyonel antrenman kavramının Dünyada’ki en önemli savunucularından olan Michael Boyle göre (2006) “Fonksiyon amaçtır. Bundan dolayı fonksiyonel antrenman amaca yönelik antrenman uygulamalarıdır” demiştir. Bu bağlamda, basitçe çoğu fitness çalışanının farklı ekipman, tekrar — set sayısı veya zemin farklılığı gibi uygulamalar tercih ettikleri çalışma prensipleri fonksiyonel antrenman fenomeninin çok uzağında bir yaklaşımdır. Bu noktada üzerinde durulması gereken en önemli unsurun tüm farklı seçim veya tercih farklılığının hangi amaç ve kapsam için kullanıldığı sorunsalının bilinmesidir. Fonksiyonel antrenmanın felsefesini anlamanın en kolay yolu, fonksiyonel antrenman pratiğinin, bireylerin günlük yaşam aktivitelerini daha kolay ve yaralanmadan gerçekleştirmelerini olanak sağlayacak antrenman pratiklerinin uyarlamaya ve geliştirilmeye çalışılmasıdır (Jesse Cannone, Functional Training, 2007).
Bugün insanlık hiç olmadığı kadar çok hareketsiz yaşamakta ve besin tüketmektedir. Bu iki büyük sorunsal insanların günlük aktivitelerini sergilerken çeşitli zorluklarla karşılaşmalarına neden olmaktadır. Son yüzyıl içerisinde insanlık kas — iskelet rahatsızlıklarda eşi görülmemiş düzeyde karşı karşıya kalmıştır. Bu konunun önemini vurgulamak için bazı literatür örneklerini incelemek yararlı olacaktır. Sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde, kas-iskelet rahatsızlıkları (sırt ağrısı, artrit ve osteoporoz vb.) görülme oranının diğer sağlık problemlerinden daha fazla olduğu bildirilmiştir (The Burden of Musculoskeletal Diseases, 2013). Amerika Birleşik Devletleri’nde 2010 yılında rapor edilen bu kas-iskelet rahatsızlıkları için reçete edilen, toplam ağrı kesici sayısı, çocuklar dahil olmak üzere nüfusun yaklaşık % 80′ ini kapsamaktaydı.
Son derece dramatik bir rapor ise Amerikan Ortopedi Cerrahları Akademisi tarafından açıklanmıştır. Raporda akademiye göre, toplam eklem ameliyatlarının önümüzdeki 25 yıl içinde dramatik bir artış (diz eklem değişiminde % 673 artış ve kalça eklem değişiminde % 174 artış) göstereceğini iddia etmektedir (American Academy of Orthopaedic Surgeons, 2006).
Tüm bu kaygı verici literatür raporları ışığında insanların gelecek on yıllar içerisinde kas-iskelet rahatsızlıklarından müzdarip olma olasılığının yüksek olacağı öngörüsünde bulunmak yanlış olmayacaktır. Bu boyuttaki güncel bir sorunlaşın çözümü noktasında fitness endüstrisi oldukça etkili bir çözüm gibi düşünülmektedir. Ancak güncel fitness yaklaşımları yaygın olarak sadece kozmetik kaygılarla yani estetik amaçlı kaygılarla yapılmaktadır. Bu durumun fonksiyonel kaygılar lehine evrilmesi son derece mutluluk verici bir gelişmedir. Fonksiyonel antrenman pratiğinin giderek yaygınlaşması özellikle fitness son kullanıcısının bilinç düzeyindeki gelişmeler ile birlikte antrenman pratik trendlerinin kozmetik kaygılardan fonksiyonel kaygılara doğru evrilmesine yardımcı olmaktadır. Bu bağlamda, özellikle fonksiyonel antrenman pratiğinin insanoğlunun ihtiyacı olan doğru ve amaca yönelik antrenman pratiğine katkıları üzerinde düşünmek tüm fitness kullanıcıları için elzemdir.
Tarihsel gelişim
Fonksiyonel antrenmanın pratiğinin evrilmesi fizik tedaviden gelmektedir. Fizyoterapinin fonksiyonel antrenman pratiğine yaklaşımı, kas-iskelet problemi olan insanların fonksiyon sınırlılıklarının
giderilmesi, hareket kabiliyetlerinin geliştirilmesi ve bireylerin gündelik hayatlarında daha rahat hareket edebilmelerini sağlamaktır. Ayrıca fonksiyonel antrenman, kas-iskelet probleminden etkilenen bireylerin etkilenen uzuvlarını daha düzgün kullanarak gündelik işlerini daha sağlıklı şekilde yapmaları sağlayacak antrenman pratikleri olarak karşımıza çıkmaktadır.. Yukarıda bahsedilen antrenman pratiğine örnek olarak, kolundaki kas-iskelet sınırlılığından dolayı yemek yerken zorlanan bir bireyin kolunu hareket ettirmesini sağlayacak uygulamalar gösterilebilir. Fonksiyonel antrenman pratiğinin fizyoterapi kaynaklı olması büyük oranda insanların genel olarak bir kas-iskelet problemiyle karşılaştıktan sonra fonksiyon kazanma çabası içerisinde olması ve gündelik yaşantıya sorunsuz devam edebilme niyetinden doğmuştur. Bu noktada fizyoterapi fonksiyonel antrenman pratiğine değerli katkılar sunmuştur. Ancak günümüzde fonksiyonel antrenman pratiği herhangi bir kas-iskelet problemi olmayan ve gündelik işlerini yerine getirirken muhtemel kas-iskelet problemi ile karşılaşmamak için yaygın olarak uygulanmaktadır. Ayrıca, sportif performansın geliştirilmesinde son yıllarda antrenman pratikleri içerisinde en önemli yeri fonksiyonel antrenman pratiklerinin aldığı bilinmektedir. Tüm bu bilgiler ışığında fonksiyonel antrenman pratiği fizyoterapiden doğmuş olmasına rağmen yaşam kalitesini geliştirmek isteyen sağlıklı bireyler ile performans düzeyini geliştirmeyi amaçlayan profesyonellere doğru kaymıştır. Bundan dolayı, fonksiyonel antrenman pratiğinin asıl amacı olası kas-iskelet rahatsızlıklarının önüne geçmektir. Üzerinde düşünülmesi gereken önemli konuların başında sağlıklı bireylerin gelecekte olası yaşayabilecekleri kas-iskelet problemlerini önleyebilecek fonksiyonel antrenman pratiklerinin yaygınlaştırılmasına çalışmaktır. Bir diğer önemli konu ise, fizyoterapi uygulaması almış kas-iskelet rahatsızlığı yaşamış bireylerin gündelik yaşamlarına dönüşlerini hızlandıracak ve muhtemel yaşayabilecekleri kas-iskelet problemlerinin önlenmesini sağlayacak fonksiyonel antrenman pratiğinin oluşturulmasıdır. Bu durumu bir örnekle daha ayrıntılı açıklayabiliriz. Örneğin merkez (core) bölgede bir kas-iskelet problemi yaşamış bir bireyin uygulan fizik tedavi sonrası, gerek lokal kas güçlendirmesi gerekse de global olarak kasların bir bütün (bio-tensegritif model) içinde çalışabilmesini sağlamak fonksiyonel antrenman pratiği olarak değerlendirilebilir. Bu noktada, yukarıda bahsedilen amacı gerçekleştirmek için çekirdek bölge veya güç evi olarak adlandırdığımız göğsün altından, kalçanın altına kadar devam eden kasların (ki bu kaslar optimal olarak transverse planda çalışmakta) bu amaca yönelik belirlenen ağırlıklarla ve tekrarla çalıştırılmasıdır. Sonuç olarak fonksiyonel antrenman pratiğinin gelecek on yıllar içerisinde tüm fitness uygulayıcıları için popülaritesi giderek artacağı öngörüsünde bulunmak yanlış olmayacaktır